İyi günde vergi, Kötü günde bağış…
Yaşamadan bilemezsiniz! Hepimiz biliyoruz bu sözü. Yok arkadaş! Bazı şeyler yaşasan da bilinmiyor.
Mesela biz depremde Yalova’da kaldığımız günlerde, Ağustos gecelerinde bir yerlerimiz dondu kaç gece diye anlattık yıllarca da, sonuçta iki ateş yakıp ısınmıştık. Bugün milyonlarca insanı o soğukta ısıtacak ateş var mı acaba? Bilmiyorum inan.
Tamam her yer yıkık döküktü, çok sıkıntılıydı ama ilk gün ekmek bulabilmiştik sabahın köründe Çınarcık’ta. Girilebilecek ev sayısı fazlaydı en azından, peşinden ilki kadar büyük başka bir deprem gelmemişti. Nasıl bileceğim bu insanların yaşadıklarını? Mümkün değil inan.
Daha neler var bilemeyeceğim. Bazı şehirlerde içinde oturulacak ev kalmamış olabilir deniyor mesela. Şehirler yeniden kurulacak arkadaş, ben o yıkımı nasıl bileyim.
İlk gün öğleden sonra Yalova’ya gitmiştik. Elimde 35mm filmli Zenit kamera ile fotoğraflar çekmiştim. Bugünkü gibi cep telefonları vs yoktu, Ericsson 628 ile fotoğraf çekilemiyordu. Haliyle göçük altından video da gönderilemiyordu. Biz o insanların göçüklerin altında eriyip gittiklerini elbette biliyorduk ama bugünkü kadar içimizde hissedemiyorduk. Diyorum ya, her yaşayan benzer olayları bilemiyormuş!
Ama bak bilebileceğim şeyler var benimde. Mesela göçüklerin başında çaresiz bekleşen insanları hiç unutmadım, hele bir adamcağızın görüntüsü 24 yıldır gitmedi gözümün önünden. O gün gözlerimle çektiğim o fotoğraf, akıl duvarıma kazınmış duruyor. Yalova’dan ayrılırken, havada herkesin hissettiği ama kimselerin söylemeye dilinin varmadığı o kokuyu biliyorum. İnsanların gözyaşlarını, çığlıklarını gayet iyi biliyorum. Yıllar sonra hala bir yerler sallandığında içimden geçenleri çok iyi biliyorum. Hatta o günlerde konuşanların, yazanların bugün neler yazıp söylediklerini de pek ala biliyorum.
Mesela 24 yılda birçok şeyin değişmemiş olduğunu da gayet iyi görebiliyorum. Alınması gereken hiçbir önlemin alınmamış olduğunu, acil durumda yetersiz kalan müdahaleyi, organizasyon sıkıntılarını… O gün nasılsa, bugün en az o kadar!
Ancak 99’da kimse kimseden talimat beklemedi mesela. Bizim sitenin hemen yanında çöken bir apartmana ilk müdahaleyi asker yapmış, kurtarılabilecek insanları çıkarmıştı belki yarım saat sonra. Ünlü Veli Göçer’in sitesine onlar müdahale etmişti ilk olarak. STK’lar canla başla çalışmıştı, kimse kimsenin emeğini hor görmemişti. O günleri unuttuk nasılsa, zaten gazeteler de 17 Ağustos 2018’de Veli Göçer’in inşaat işine geri döndüğünü müjdeliyordu sevgili halkımıza.
Bir depremzede dün haykırıyordu. Asker ol dediniz olduk, vergi ver dediniz verdik, siz bizden ne istediyseniz yaptık, şimdi size ihtiyacımız oldu, yoksunuz! Sonuna kadar haklı.
Vatandaş devlet ilişkisi bir sözleşmedir. Vatandaş devleti, devlette vatandaşı yaşatır, korur ve kollar. Devlet iyi günde vergi alıp, kötü günde bağış isteyen bir aygıt değildir. Devlet kutsal da değildir, kutsal olan bir şey varsa o da yaşam hakkıdır ve devlet o yaşam hakkının garantisi olmalıdır!
Depremde ölmek 24 yıl önce nasıl kader değil ihmalse, bugünde öyledir ve ne yaşarsanız yaşayın bazı şeyleri bilemezsiniz!
O günlerde kral çıplaktı ve görünen o ki 24 yılda üzerine giyecek bir şey bulamamış.
Hepimize geçmiş olsun… Bir sonrakinde görüşmek üzere…
Yazar Dr. Dt. Tuncer Karaman, Periodontoloji Uzmanı, Ankara, 11 Şubat 2023